Doğum Sonrası Depresyonu


Doğum Mucizesi Sonrası Annenin Depresyon Kabusu
            Her şey ne güzel başlar oysaki, gebe kaldığını öğrenen annenin mutluluğu anlatılmaz yaşanır. Dokuz aylık kaygılı ama mutlu bir sonu olan bekleyiş tamamlanır. O minicik muhteşem mucizeye kavuştuğumuz an gelir. İnsanoğlunun ilk var olduğu andan itibaren süregelen doğum mucizesi gerçekleşir.
            Bazı anne adayları için doğum; oldukça zorlu, bazıları için ise daha olağan gerçekleşir. Hastaneden eve varıldığında anne ve baba yanlarındaki o minik mucize ile yeni bir yaşama merhaba demiş olurlar.

            Aileye yeni katılan bu birey herkesten ve her şeyden daha öncelikli ve önemli bir yere sahip olur. Anne kendi bedenindeki acılara duyarsızlaşıp, sadece bebeğine odaklanır. Bazen sezaryenin sıkıntıları bazen meme ucu yaraları bazen 7/24 uykusuzluk anneyi canından bezdirir.
            Anneanne, babaanne ve diğer aile büyüklerinin tavsiyeleri başlar. Aman kızım şöyle uyut, aman böyle yıka, aman altına şöyle dikkat et, aman şu sıklıkta emzir, aman şöyle kucakla der dururlar. Bitmez tükenmez tavsiye seli altında anne iyice boğulur. Anne ne yaparsa yapsın, büyüklerin mutlak ya daha iyi fikirleri ya da daha farklı fikirleri vardır. Bunlara uyulmaması da pek hoş karşılanmaz.
            Baba da; yavrusu için hem endişeli, hem mutlu, hem de ne yapacağını bilemez halde bir mecnun misalidir başlarda. Anneye yardım etmeye çalışır, aynı zamanda sabahın köründe işe gideceği için uyumak da ister. Emzirme işi her gece rutin annenin işi olduğundan istese de çok yardımcı olamaz zaten.
            Yeni anne olan kadın, hem yeni sürece alışmaya çalışır hem de eski sorumluluklarını devam ettirmeye. Başka çocukları varsa onların annelik beklentilerini de karşılamalı, evin yemeğini de temizliğini de, eşine olan sorumluluklarını da, hem kendi büyük ailesine hem de eşinin büyük ailesine olan sorumluluklarına da. Hem eve çocuk görmeye gelen misafirlere de hem iş yerindeki arkadaşlarına da. Evinde yardımcısı var ise, onu da planlamaya dahil ederek iş bölümü yapar ama başlarda öğretme sorumluluğu da anneye ait olduğundan bu bile ciddi iş yükü oluşturur.
             Bir yandan bedenindeki fiziki değişime adaptasyon sağlamaya çalışır diğer yandan tüm kimliklerinde başarılı olmaya. Tam her şeyi bir şekilde idare ediyorum derken işe tekrar başlayacağı zamanı düşünerek kaygıları tavan yapar. Acaba bebek bakıcı ile ne yapacak kaygısı, bakıcının kötü çıkma ihtimali kaygısını saymıyorum bile. İşler onsuz yürüyebilecek mi , iş yerine tekrar adapta olunabilecek mi, acımasız rekabet koşulları üstüne üstüne gelecek mi düşünceleri oldukça çıkmaza sokmuştur anneyi.
            Derken aylar geçer, doğum kilolarından kurtulamayan, eşiyle baş başa yediği yemeğin tarihini unutan, bırak onu en son içtiği sıcak çayın zamanını,en son ne zaman kuaföre uğradığını unutan, yorulmuş hatta tükenmiş bir anne oluverir.
            Her şeye rağmen bebeğini uyurken seyreden anne, enerji ve mutluluk kaynağını tekrar şarj eder. Bazen bu şarj işlemi depoyu doldurmaya yetmediğinde, kronik yorgunluk başlar.
            Anne, artık kaygıları ile baş edemez hale gelir. Hep endişeli, yorgun, uykusuzluk, iştah değişimi, azalan libido, enerjisiz, isteksiz, üzgün ,öfkeli ve mutsuzdur. Ne eşine ne bebeğine ne de başka birine yetemediğini düşünür ve kendini oldukça başarısız ve mutsuz hisseder. Oysaki hayalindeki annelik bu değildi. Bunu fark ettiğinde acısı katlanmaya başlar. Hele etraftakiler eleştirilerini sıklaştırıp 'ne var canım ilk kez sen mi anne oldun' dediklerinde ya çok ciddi öfke patlaması olur, ya da bu öfkeyi kişi kendine yansıtarak ağır suçlamalara girişir depresyonun pençesine düşer.
            Doğum sonrası olan bu depresyon anneyi; fiziksel, duygusal ve davranışsal değişikliğe ve karmaşaya sokmuştur. Bu belirtiler majör depresyon belirtileriyle benzerdir. Bu durumdaki annenin yardım alması mutlaktır. Annedeki hormonların, hamilelikteki oranının onda birine düşmesi ciddi bir kimyasal değişime yol açar. Bu duruma sosyal ve psikolojik değişimleri de eklediğimizde depresyon için uygun ortam oluşur.
            Anne artık tıbbi yardım almalıdır. Öncelikle depresyonun varlığı ve şiddeti uzman tarafından tesbit ve teşhis edilir ardından tedaviye başlanır.
            Tedavi değişkenlik gösterir. Bazı durumlarda anri-anksiyete ve ya antidepresan ilaçlar kullanılır. Yatılı tedavi de önerilerilebilir. Psikoterapi en etkin yöntemlerdendir. Bazen grup terapisi bazen ise bireysel terapi önerilir.
            Doğum sonrası depresyonu , tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Yine de her hastalıkta olduğu gibi erken teşhiş çok önemlidir. Bu hastalığa yakalanmadan bebeğimizi keyifle büyütebilmemiz kesinlikle mümkündür. Elbette bazı hastalıklar, riskler, yaş gibi unsurları göz ardı edersek normal şartlar altında keyifle bu anların tadına varabiliriz.
            Her şeyin yolunda gitmesi için lütfen yardım talep edin. Unutmayın uçakta giderken acil bir durumda oksijen maskeleri düştüğünde önce kendimize sonra bebeğimize maskesini takmalıyız. Aksi taktirde bayılır hem kendi hem bebeğimizin hayatını tehlikeye atmış oluruz. Size ve bebeğinize  nasıl yardım edecekleri konusunda yakınlarınızı yönlendirin. Spor yapın. Yürüyüş, yoga, meditasyon yapın. Kitap okuyun,müzik dinleyin. Bir süreliğine belli aralıklarla evden uzaklaşın. Diyet yapacağınız zaman mutlaka uzman birinden yardım alın. Eşinizle özel saatler geçirin. Bebeğiniz uyurken sizde uyuyun. Dinlenin. Unutmayın vakit geldiğinde her şey yoluna girecek. Bir ömür bu özel anlarınızı anlatıyor olacaksınız.
            Sevgilerimle,
Uzm. Psk. Dilek KILIÇ
             



Hiç yorum yok: