ARADA BİR ES VER YAŞAMA

Gelgitler arasında çırpınan kalbin durması, bir karara varması ne kadar güç olur bazen. Karar veren hep beynimiz  aslında, peki neden yorulur zavallı yüreğimiz.

HASTALIĞIN FAYDASI

Hastalığın bile faydası var, ne demek istediğini anlarsanız.
Son 24 saattir doğru dürüst ayağa kalkmaya gücüm yok.  Aptal bir nezle oldum aslında ama nasılda çaresiz bıraktı beni. Mesele minicik bir mikrobun  beni yerle yeksan etmesini hazmedemeyişim. Başta kabullenemedim, elime geçen ilaçları sırayla birer ikişer yuttum. Belki faydası oldu ama sınırlı. Sonra bildiğimiz babaanne tarzı zencefil, limon çaylarıyla devam ettim.

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük göklerde gibi gelse de, gerçek öyle değildir.
Özgürlük kafada başlayıp, kafada biter. Kaygılar sarmışsa dört bir tarafı, uçsan da nafile uçmasan da.

MODERN GÜÇLÜ YALNIZLAR

Çağımız hastalığı güç belası. Veba gibi yayıldı sanki. Herkes bireyselleşti, yalnızlaştı güçlü görünen kimlik rollerine büründü.
Hele de ‘Bekar Anneler’ bu tanımı ilk kez Tom Cruise ‘un bir filminde duymuştum, hoşuma gitmişti. Belki içselleştirdiğimden, bu tanımlamayı kendi rolümle pekiştirdiğimdendir.
Güçlü olmak istemek mi? Olmak zorunda kalmak mı? Her insan kendine layık hayatı kendi seçer tanımını düşündüğümüzde; güçlü olmayı tercih ettiğimiz çıkıyor ortaya. Bu tercihi biraz tartmak gerek bence. Biraz günlük gerçeklerden bahsetmek istiyorum.

YAĞMUR

Hep yağmurun neden hüzün verdiğini düşünürdüm, sanırım buldum. Eskiye dair anılarımı karıştırdım hafızamda ama çıkmadı kayda değer bir şey. Yağmur öyle şiddetli yağıyor ki başta, tıpkı öfke patlaması gibi hatta şimşek çakıyor arada, haykırarak bağırışlarımız sanki. Sonra hafifliyor şiddeti, hatta o güzel toprak kokusu ve çimen kokusu sarıyor etrafı, ve nihayetinde son damla da alıyor yerini ve bitiyor. Garip bir huzur kaplıyor etrafı, yorgun ama huzurlu. Tıpkı ağlamaktan yorgun düştüğümüzde tatlı bir uykunun gelişi gibi. Yağmur da doğanın göz yaşları. Her yağmurdan sonra er yada geç güneş açmakta, yağmur boşaldığı için huzura kavuşmakta ve hatta gök kuşağı ile bunu taçlandırmakta.
Tıpkı bizler gibi, ağladığımızda acımızı boşaltır, yasımızı yaşarız doya doya, yaramızı sarar, er yada geç başlarız gülmeye tekrar. Hatta mutluluktan ağlamaya kadar varır değişim evremiz. Mesele bunu hep bilmek gerektiği. Bu döngüyü unutmadan, güneşin her zaman tekrar açacağına olan inancımızı hiç yitirmeden , yağmurun tadına varabilmek...

OLANA KADAR, OLMAYANA KADER...

Piyango alırsın hep kaybedersin. Lades tutuşursun yine kaybedersin. İddia oynamadan olduğu gibi kabul edeyim dersin, yine kaybedersin. Mesele ne olasılıklarda ne olasılıksızlıkta kabul etsek de etmesek de ‘kader’ diye bir gerçek var. Bu gerçek bazen o kadar sert çarpıyor ki insana; 120 ile giderken denize uçmak gibi. Kurtulmak için bir ton çaba sarf edersin her seferinde ve enkazdan çıktığında, tamam artık bu bana ders olsun dersin. Oluyor mu peki? Sanırım bir çoğumuz, geç öğrenebilen kötü birer öğrenciyiz.

LADES

Yine yıldızları dinlemeyip tüm işaretleri yok saymak. Yine çocukça yine duygusal yine aynı hatalar… Her seferinde kendine bu son demek, ne büyük kandırmaca. Kişinin kendine güveni sarsılırsa ne geriye sağlam duruşlu bir omurga, ne de aynaya bakacak bir yüz kalır.

BİRİKİMSİZ ZENGİN YAŞAM

Yıllar üzerimizde külfet oluştururken, külfetlerden nice toksitleri biriktiririz bedenimizde. Kanser,  ölümcül ve bulaşıcı bir çok hastalık birikimlerimizin hediyesi değil mi? Ya da  herkesin kendi kabuğuna çekilmesi. Bireyselleşme sevdalısı yürekler paylaşımı unutalı intiharlar ne çok arttı... Fiziksel yada ruhsal daha bir ton hastalık sardı bedenimizi.

AŞKIN BİLİNÇALTI HİKAYESİ

Bazen hayatımızın vazgeçilmezleri dediğimiz, zannettiğimiz, hatta emin olduğumuz, çünkü öyle algıladığımız 'değerler' bir de bakmışız ki yok olmuşlar. Başta yoklukları fark edilirken zaman aktıkça yerini, yaşamın aldığı, boşluğun kalmadığı, yalnızca anılarda kalan görüntülerden ibaret olurlar.

SORUMLULUK DUYGUSU

Hanginiz haberleri seyrederken benim kadar ağlıyorsunuz?
Hanginiz RTE ‘ yi ekranda her gördüğünüzde psikolojik reaksiyon gösterip alerjiniz artıyor?

DAR KALIPLARIMIZ...

İnsanoğlu bazen ne kadar dar kalıplarıyla bakar yaşama. Bakar durur karşısındaki tabloya, hatta saatlerce bakar ve hatta günlerce.... bir türlü göremez resmin tamamını, takılmıştır bir kere o detaya ötesi yoktur onun için. Kafasındaki kurala uygun değildir bitmiştir mesele, resim ne olursa olsun ilgilendirmez onu.