İnsanlığı Yok Eden İllet



Hak ve Adalet Tatile Çıkarsa Ne olur?

Her insan eşit ve özgür doğar.

Özgürlük uğruna verilen bedeller hep en ağır olanlardır. Her şeyden daha kıymetlidir.

Gündelik yaşantımızda bu olgunun farkında olmuyoruz ta ki kaybedene kadar.Hapiste geçirilen bir tek gün bile insana ölüm gibi gelir. Bunun bilincinde olan sağlıklı her insan, toplum kurallarına daha çok riayet eder. Kanun ve nizamın dışına çıkmaz. Çıkarsa kaybedeceği şeyin, çok kıymetli olduğunu bilir. Korkar. Kötü olmaktan, haksızlıktan, hırsızlıktan, namussuzluktan korkar. Yüreğinde iyiliği, doğruluğu, sevgiyi barındırır. Kendisi, ailesi, vatanı ve milleti için doğru ve dürüst olmayı hedefler.

Sağlıklı EGO

Seks yapmak üremek, en temel insan içgüdüsüdür.( İD)


Günah, yasak, ayıp gibi ahlaki kurallar SÜPEREGO'dur.
İD'ini ve SÜPEREGO'sunu dengede tutmaya çalışan da EGO'dur.
Sağlıklı insan bu dengeyi iyi yapılandırandır.



Sağlıksız insan da bu dengeyi kuramadığı için İD'i artık patlamış insandır.
Yani( aç İD'liler); Kadını seks objesi olarak gören, saçtan, dekolteden, her halttan etkilenen, kadın-erkek birlikteliğinden ürken, sapık ruhlu yaratıklar haline gelir.
Bu kişiler, kendini zorlayan bu durumlarla karşılaşmamak için güç ellerindeyse, kanunlarla yasaklar koymaya çalışırlar. Hatta ÇOCUK GELİN (PEDOFİLİ ) yi ve çok eşliliği normalmiş gibi göstermeye çalışırlar.



Sağlıklı insanlar ise; kadın ve erkek diye ayrım yapmadan önce insan diye algılayandır. Çocuklarla cinsellik yapmayanlardır. Cinsellik içgüdüsünü yadsımadan sağlıklı birliktelikler kurabilenlerdir. Yani doymuş İD'li insanlardır.




Uzm. Psk.Dilek Kılıç

İŞKOLİK OLMAK HASTALIK MIDIR?

Bireyin yaşama dair bir çok alanı göz ardı ederek, kendini tamamen işine kanalize etmesine işkoliklik dedir.  Çok çalışmak değil, çalışmayı kesememektir.
Sürekli olarak, normal çalışma saatlerinin çok üstünde çalışırlar. Hep biraz daha fazla zamana ihtiyaçları vardır. İş yerlerinden ayrılsalar bile bulundukları noktadan işle ilgilenmeye devam ederler. Yorgunluktan çalışamaz hale gelene kadar çalışırlar. Tamamen yorulmadan mola vermezler. Tatile çıkmak ve izin kullanmaktan kaçınırlar. Ayrıca ortak özellikler arasında; hobilerinin olmayışı ya da çok az zaman ayırmaları. İş dışında vakit geçirmekten hoşlanmayıp, suçluluk duymaları.  İş dışındaki sorumluluklarını ihmal etmeleridir.

Bayramlar ve Çocuklar

Çocuklar bayramı neşe ve coşkuyla geçirmeli. Bayramın ne olduğunu anlatırken, paylaşmanın önemini, küçükleri sevindirmenin, büyüklere saygının, birlik ve beraberliğin anlamlarını vurgulamalıyız. Kısacası bayramların sosyal boyutunu aktarmalıyız.

Hazan Mevsiminde Bir Sabah




Sonbahar sana ne demeli; aldın iki çınarı...

Hazan mevsimi olduğunu kanıtlarcasına.

Ve daha bir sürü şey,

Yaşamın Tadı



Soruyorlar, yaşamdan nasıl bu kadar keyif alıyorsun diye?

Nasıl almam ki...
Yürüyebildiğim hatta dans edebildiğim ayaklara sahibim.
Bedenim, ihtiyacım olan her şeyi yapabilecek güçte ve beceride.
(Şarkı söylemek haric:))
Kusurlarımı seviyorum.
Asıl ruhuma teşekkür borçluyum.
Onun gücüne, olumluyu her şartta ve koşulda farkedip ardından gidişine.
Her dert dinleyişimde, tekrar yüzleşirim kendimle.
Ya şükrederim şanslı halime.
Ya üstesinden gelmiş olduğumu farkedip teşekkür ederim kendime.
Ya da gurur duyarım kabullenişimle, yüzleşmelerimle.
Yaşam her verdiğiyle güzel, yeterki fark edelim her halimizle...
Her anımızda...

Uzm. Psk. Dilek Kılıç

Güven Sorunu



‘Güven Problemi’ yaşıyorsunuz demek nede kolay bir yargı.

Bunun bir de anlamı var bilir misiniz? Hatta bunun bir de Tecrübesi var , ya onu bilir misiniz?

Sizi deliler gibi sevdiğine inandığınız biricik aşkınız vazgeçmiştir ansızın. Sizi her tür haksızlıktan koruyacağını düşündüğünüz kolluk kuvvetleriniz sizi korumak bir kenara, haksızca dövüyordur artık. Devletim deyip sığındığınız o yüce kurum, benden misin? Öteki mi? Diyordur artık.
Sonra da kalkmış; arkadaşınız, falcınız ya da psikoloğunuz ‘Güven problemi ‘ yaşıyorsunuz der yüzünüze karşı. E güzel dostum , nasıl yaşamayayım?
Gözlerimi kapasam, kulaklarım şahit, ikisini de kapatsam dudaklarım, hepsini kapatsam kinestetik duyularım… Nasıl farkındalığımı sıfırlayabilirim ki, şu yaşadığımız dünyada? Herşey acı, her şey kan revan ,her şey haksızlık, her şey ulaşamamazlık…
Kırkından sonra değil farkından sonra derler ama, bu coğrafyada henüz kırklıyken şahit olursun bu gerçekliğe…
Dayan yüreğim dayan, insan oğlu bir gün keşfedecek yüreğindeki cılız iyilik sesini, ve böylece;
Hey hat; Güven problemi tarih olacak… Acılar son bulacak. Masum canlar yanmayacak ve insanlar ikiye ayrılacak; İyiler ve kötüler…

BIRAKMAK HAFİFLETİR


 Bazen eskilere doğru bir uzanırız. Kimler vardı, kimler…  Her gün sesini duyduğumuz dostlar, günde 6 saat aynı sırayı paylaştığımız arkadaşlar. Düştüğümüzde , yaralanmış dizlerimizden öpen annelerimiz.  Akşam eve gelince, gofret almış mı diye merakla  sorgulanan babalarımız. İlk aşklarımız. İlk eşlerimiz. İlk acılarımız. İlk kayıplarımız. İlk mezuniyetlerimiz. İlk hayal kırıklıklarımız. İlk maaşımız.  Sayamayacağımız kadar çok ilklerimiz.