YAĞMUR

Hep yağmurun neden hüzün verdiğini düşünürdüm, sanırım buldum. Eskiye dair anılarımı karıştırdım hafızamda ama çıkmadı kayda değer bir şey. Yağmur öyle şiddetli yağıyor ki başta, tıpkı öfke patlaması gibi hatta şimşek çakıyor arada, haykırarak bağırışlarımız sanki. Sonra hafifliyor şiddeti, hatta o güzel toprak kokusu ve çimen kokusu sarıyor etrafı, ve nihayetinde son damla da alıyor yerini ve bitiyor. Garip bir huzur kaplıyor etrafı, yorgun ama huzurlu. Tıpkı ağlamaktan yorgun düştüğümüzde tatlı bir uykunun gelişi gibi. Yağmur da doğanın göz yaşları. Her yağmurdan sonra er yada geç güneş açmakta, yağmur boşaldığı için huzura kavuşmakta ve hatta gök kuşağı ile bunu taçlandırmakta.
Tıpkı bizler gibi, ağladığımızda acımızı boşaltır, yasımızı yaşarız doya doya, yaramızı sarar, er yada geç başlarız gülmeye tekrar. Hatta mutluluktan ağlamaya kadar varır değişim evremiz. Mesele bunu hep bilmek gerektiği. Bu döngüyü unutmadan, güneşin her zaman tekrar açacağına olan inancımızı hiç yitirmeden , yağmurun tadına varabilmek...

Hiç yorum yok: